SPINNING – AT/ÇEK TEKNİĞİ Kıyıdan at-çek yöntemi ile balık avlamak için bazı özelliklerin bir arada olması gerekmektedir. Bunlar sırasıyla, iyi bir spin kamış, hafif bir makina ve kullanılan rapala ve silikonlar. Spin kamışları sahilde iseniz, 210 cm ve 240 cm seçiniz. Eğer bulunduğunuz yer, denizden yüksek bir yer ise, örneğin bir limanda iseniz 270 cm ve 300 cm seçiniz. Yani bu demektir ki, sadece bir kamış at-çek avcılığı için yeterli değildir.
Spin kamışın seçilmesinde en önemli hususlardan biri, kamışın makara takılan kısmı ile bitim noktası arası uzaklığının fazla olmasıdır. Bu mesafe sizin kamışınızı koltuğunuz altına alarak, kamışınıza hakimiyetinizi sağlayacaktır. Kamış kullanımınızı kolaylaştıracaktır. Bu mesafenin kısa olması ise, kamışı koltuk altına alma şansınız olmadığı için, bileklerinizin aşırı şekilde yorulmasına neden olacaktır.
Rapalalar için, 15-40gr atarlı spin kamışlar, silikonlar için ise, 5-25gr atarlı spin kamışlar yeterlidir. Kamış halkalarının büyük olması sizin lehinizedir. Misinanın daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda halkaların, paslanmaz “fuji” halkalardan olmasına dikkat ediniz.
Makina seçiminde özellikle çok pahalı makinalara yönelmeyiniz. Shimano düşünüyorum derseniz 120TL’nin altında makina almayınız. Makinedeki bilye sayısının 4’ten yukarı olmasına özen gösteriniz. Devir hızı yüksek makinaları tercih ediniz. Yani kolu bir kez çevirdiğinizde makara dönüş hızı mutlaka 5’in üstünde olmalıdır. Makina devir hızının yüksek olması, vereceğiniz aksiyonu kolaylaştıracaktır.
Özellikle lüfer için hızlı sarım gerektiğinden bu tip makinalar tercihiniz olmalıdır. Makina seçiminizde dikkat edeceğiniz bir başka husus da, makinenizde “mücadele kalaması”nın olmasıdır.
Tavsiye edeceğimiz makinelerden bazıları, Shimano Exage 3000-MRA, Shimano Exage 3000 MRB ve Shimano Stradic 3000.
Makinanızın bobinine saracağınız misina ince ve çekeri yüksek olmalıdır. Misinanızın ince olması rapalanızı çok daha uzağa atma imkanı sağlayacaktır. Misinanızı makinanın bobinine sararken mutlaka sudan geçiriniz ve sıkı sarınız. İp misinada kullanabilirsiniz. İp misinanın esnek olmayışı rapalaya aksiyon vermede kolaylık sağlar ve aksiyonu artırır. Rapala ve silikon seçiminde dikkat etmeniz gereken en önemli husus, balığın dikkatini çekecek ve onu tetikleyecek özelliklerin bulunmasıdır. Cam rapalalar bu iş için biçilmiş kaftandır. Rapala seçiminde denenmiş ve sonuç alınmış rapalaları tercih ediniz. “Rengi çok güzel, görünümü harika” deyip, rapala almayınız. Sahilde, derinliği 4-5m’yi geçmeyen avlaklarda gagasız rapalalar ve bu derinliği geçen avlaklarda ise gagalı rapalalar kullanınız.
Hangi balığın hangi rengi tercih ettiği konusunu dikkatle izleyiniz. Rapala seçimlerinizide buna göre şekillendiriniz. Bu rapalaları kullanırken yaptıracağınız eskivlerin, aksiyonların önemi çok fazladır. Balığı cezbedecek hareketlerdir bunlar. Bu hareketleri yapabilmek, makinenizin devir hızıyla bağlantılıdır. Çok çalışarak yapabilirsiniz. Örneğin zigzak hareketi yani balığın sağa sola hareketleridir ki bu aksiyonu siz kamışı bileğinizle sağa ve sola döndürerek yaptırabilirsiniz.
İkincisi kamışı vurdurarak yaptıracağınız kısa ve sert hamleler, üçüncüsü ise uzun hamleler ve son olarakta durdurup ani hareketlendirmelerdir.
Kamışlar
Kamış, özellikle bu tarz avcılık için çok önemli bir malzemedir. Kamışın atar değerleri, uzunluğu , hassaslığı ve aksiyonun sertlik-yumuşaklığı gibi kavramlar oldukça önem taşır. Ayrıca kamışın yapıldığı malzemelerde önemlidir. Bu hem dayanıklılık hem de kamışın ağırlık ve hafifliğini çok fazla etkileyen unsurlardandır. Benim şahsen ilk etapta en çok önem verdiğim husus kamışın hafifliğidir. Daha sonra ise sağlamlığı ve aksiyonunun sertliği gelmektedir. Kamışınız ne kadar güçlü ve sert olursa olsun hafif değilse at-çek avcılığının zevkine tam olarak varamayacaksınızdır ya da kamışı hafif olan biri bu zevki mesela 5 saat yaşayabilirken siz 2 saat sonra avı bırakmak zorunda kalabilirsiniz.
At-çek avcılığının en çekici yanlarından birisi karmaşık olmasıdır. Maalesef her şeyi tek bir malzeme ile yapmamız mümkün değildir ve buda bize doymak bilmez bir iştah ile malzeme arama ve satın alma hırsı vermektedir. Duyduğum, gördüğüm , okuduğum ve denediğim kadarıyla elimizdeki sahteleri en verimli kullanabileceğimiz en az üç farklı kamışımız olması idealdir. 5-20gr, 10-30gr, 15-40 veya 45gr üç adet kamışımız bulunması idealdir. Bunu belirtmemin sebebi denizde at-çek yapanların yüzde doksan dokuzunun levrek peşinde koşmasıdır. Malumunuz levrek sahteleride 5gr ile 30-35 gr ağırlıklar arasındadırlar genelleme yaparsak eğer. Ağır kaşıklarla avlanmayı seviyorsak 20-60gr olanlarındanda bir tane edinebiliriz.
Kamışlar ilk etapta parçalı ve teleskopik olarak ikiye ayrılırlar. Teleskopik kamışlar nispeten daha hafif ve taşınabilirlik olarak çok avantajlı olmakla birlikte, parçalı olanların dayanıklılık ve sertlik konusunda rakipleri yoktur. Parçalı olanlar genellikle ekonomik olarakda daha avantajlıdırlar. Aynı dayanıklılığa sahip bir teleskopik kamış, parçalı olandan büyük ihtimalle daha pahalı olacaktır. Çünkü çok parçalı olması sebebiyle dayanıklılığını sağlamak teknik olarak daha zordur üretici için. Taşıma probleminiz yoksa eğer parçalılardan şaşmayın derim ama çok fazla seyahat ederek avlanıyorsanız teleskopiklerinde bariz bir taşıma rahatlığı vardır ayrıca nispeten daha hafiftirler.
Teleskopik bir kamışınız var ise ve dayanıklılığına çok fazla güvenemiyorsanız kullandığınız makinenin kalaması büyük önem kazanır. Kalama dediğimiz olay balığı yormaktan ziyade balıkla mücadele esnasında kamışımıza zarar gelmemesi için kullanılmalıdır. Kalamayı kamışımızın dayanabileceği en son noktaya kadar sıkılı olacak şekilde ayarlamalıyız. Bu arada misinanızın çekerinin yeterli dirençte olduğunu varsayıyorum ve önceliği kamışa veriyorum.
Kamışlar üretilirken çeşitli malzemeler kullanılmaktadır. Fiberglas, karbon, karbon ve başka malzemelerin karışımları vs. Çok fazla teknik ayrıntıya girmeden karbon içerikli malzemelerin daha dayanıklı ve hafif olduğunu söylemekle yetineceğim. Yalnız karbon kamışların yere düşme ve çeşitli darbeler sonrasında alabileceği yaralar dolayısıyla sonraki avlarda fazla bir abanmada kırılabileceğinide göz önünde bulundurmalısınız. Dolayısıyla karbon kamışlarımızı daha özenli kullanmalıyız.
Misinamızı geçirdiğimiz kamış halkalarının fuji olmasına özellikle dikkat etmeliyiz her ne kadar artık çoğu markada bunlar normal özellikler halini almış olsa da. Bu bize ip misinalarımızı gönül rahatlığıyla kullanma imkanı verecektir. Bilindiği üzere ip misinalar zamanla normal halkaların seramiklerini aşındırmakta ve kamışın ömrünü tüketmektedirler. Bu yüzden ip misinanın aşındırıcılığını en aza indirecek tarzda olan fuji halkaları seçmekte büyük fayda vardır. Ayrıca halkaların geniş olmasına dikkat etmeliyiz. Atışımızı önemli ölçüde etkileyecek bir faktördür bu.
Kamışımızı seçerken kulaktan dolma bir şekilde direkt internetten almak yerine bizzat dükkanlara girip elimize alıp dokunarak, tartarak, aksiyonuna bakmak için sallayarak ve benzer yöntemlerle bir fikir edinmeliyiz. Özellikle ağırlığına ve aksiyonuna dikkat etmeliyiz. Satıcı arkadaşda işinin ehliyse ondanda alacağımız fikirler tercihimizi belirlememize yardımcı olacaktır.
Genel olarak konuşursak M: medium (yumuşak), MH: medium-hard (yumuşak-sert) tipi kamışlar işimizi fazlasıyla görmeye yetecektir. Çok sert aksiyon istediğimiz noktaya doğru atmamızı güçleştirirken, çok yumuşak aksiyon ise sahtemizi atmak istediğimiz uzaklığa atmamıza engel olabilecektir.
Kamışımızın ağırlığı 160-250gr arası olması idealdir. Makinemizinde en azından 250-350gr arası olabileceğinide hesap edersek yaklaşık elimizde yarım kilogramlık ağırlık olacaktır. Fazlası yorar, ne kadar hafif o kadar zevkli bir av demektir. Bence dayanıklılıktan biraz ödün verip hafifliğe geçmenin çok faydası olacaktır bu sebeple.
Kamışımızın boyuna gelince ise en ideali 2,40m’dir. Medium sertlikteki kamışlarda bu boydan fazlasını asla önermiyorum atışınıza hiçbir ekstra artı sağlamıyor. Denize giripde avlanmaktan hoşlananlar için ise 1,80-2,10m idealdir. Daha düşük boydakileride boyunuza göre seçebilirsiniz. Kayalıklardan ise MH sertlikte bir 2,70 veya en fazla 3,00 metrelik bir kamış tercih edilebilir. Ancak orta karar her zaman 2,40m’dir. Sizi asla üzmez bu boy.
Makinalar
Hafif kamış ve hafif makine kombinasyonları bize unutulmaz zevkte avlar yaşatacaktır. Makinemizi etraftan duyduklarımıza ve balık avı raporlarına bakarakta seçebiliriz. Ama spinning’te altın kural hafifliktir. Mutlaka 250gr’ı geçmeyecek bir makine kullanmamızda fayda vardır.
Bence bu sebeple spinning yapacağımız hayvan orkinos gibi 200-300 metre misinamızı alamayacağına göre 2500 ila 3000 lik bir makine işimizi görmeye yeter diye düşünüyorum. Sahtelerimizi çekerken aksiyon vermemizi kolaylaştıran devir oranları 5’in üzerinde olmalıdır. Fazla teknik detaya girmeden misina haznemizin kullanacağımız kalınlıktaki misinadan 150m maksimum alacak büyüklükte olması yeterlidir. Bilya sayılarına çok fazla takılmayın. Piyasada genelde bu tarz orta sınıf makineler 2-3 bilyalıdır. Çok bilya çok kuvvet anlamına gelmez.
Spinning makineler önden ve arkadan kalama olarak ikiye ayrılırlar. Ön kalamadan şaşmayın derim ben. Arka kalamalar da sorun yaşayabilirsiniz daha karmaşıktırlar. Ön kalamaya oranla hiçbir ekstra artılarıda yoktur.
Makinelerde işimizi şansa bırakmadan piyasada en çok kullanılan birkaç markanın dışına çıkmadan seçimimizi yapabiliriz. Okuma veya Shimano çok büyük bir ihtimalle bizi üzmeyecektir. Ancak diğer markalardanda çok fazla beğenilen ve kullanılan modeller vardır. Bunlarıda kullanabilirsiniz. Çok kalitesiz olmadıkça makineler sizi fazla üzmeyecektir.
Makinenin ve misinanın her avdan sonra tatlısu ile yıkanıp kurutulması şarttır. Ayrıca ihtiyaç var ise arada birde yağlamasını yapabiliriz bunlar oldukça basit işlemlerdir. Makine bozulmadan önce önlemini almak her zaman bize yarar sağlayacaktır.
Misinalar
Misinalar atışımızı ve yapacağımız avı etkileyen başlıca faktörlerden birisidir. Monofilament ve braided olarak iki tür bize hitap eder. Diğer türlere girmeye lüzum yok. Mono (normal misina) olarak 0.22-0.25mm üstüne çıkmamalıyız. Braided (ip misina) ise en fazla 0.12-0.19mm olmalıdır.
Tabi bunlar 9 kilodan büyük balıklarla sık sık karşılaşmayacağınızı farz ederek yapılmış tahminlerdir. Mono’da düşük hafızalı nispeten yumuşak, çekeri güvenilir misinalar tercih edilmelidir. Braided’da ise bilindik birkaç marka dışında macera aramamalıyız. Powerpro ve Berkley başlıca markalardan ikisidir. Misinamızın inceliği atış mesafemizide önemli oranda etkileyeceğinden her zaman daha ince misinalardan kullanmaya çalışmalıyız.
Ana misinaya floro-karbon beden yapılması sık kullanılan bir yöntem olmakla birlikte bence gece avları için oldukça gereksizdir. Kullanacağımız floro-karbon misinanın ana misina ile uyumlu olması şarttır. Mesela ip misina kullanıyorsak floro-karbon misinamız eğer yeterli kuvvetli yapıda ve çekeri yeterli değilse sıyırma veya kesilme yapabilir. Bu da istenmeyen sahte ve balık kayıpları için risk oluşturacaktır.
Ayrıca floro-karbon ile ana misinanın birbirine bağlanması ile oluşan düğüm sahtemizi atarken kamış fincanlarına çarparak atışımızıda olumsuz etkileyecektir. Bununla birlikte illaki floro-karbon kullanacağız diyede bir şart yok. Leader yani beden misinamızı şeffaf bir monofilament misina kullanarakda bağlayabiliriz. Yalnız özellikle çeker değerlerine dikkat etmemiz gerekiyor eğer ip misina kullanıyorsak çünkü ip misinada hata payı daha az. Leader’ımızı “albright knot” denen bir düğümle bağlarsak, atış esnasında nispeten daha az sorun yaşarız, fincanlara düğümün takılma sorunu açısından.
Avlandığımız bölgede, gün ortasında ve çok berrak bir denizde avlanmıyorsak ki zaten bu saydıklarım olumsuz şartlardır, ben ek bir floro karbon leader beden yapmayı gereksiz buluyorum açıkçası. Zaten avlanacağımız bölgede muhtemelen dalgalı veya berrak olmayan bir deniz olacaktır ayrıca zaman dilimide gece, gün doğumu veya batımı olacaktırki bunlar bizi asla floro-karbon leader’e iten sebepler olamazlar. Monofilament bir leader’da işimizi fazlasıyla görecektir.
Gün ışığının etki etmediği zamanlarda fark etmesede gün ışığı işin içine girdiğinde leader zorunlu bir seçenek olabilir özellikle levrekte. Diğer avcı balıklar genellikle gözü kara tabir ettiğimiz türden oldukları için eğer levrek peşinde değilsek leader kullanmamıza gerek yoktur ancak levrek hedefliyorsak leader kullanmamızda fayda vardır özellikle gece avlarının dışındaki zamanlarda.
Mono filament leader kullanmanın floro-karbona olan en bariz üstünlüğü, dişli diye tabir ettiğimiz yakalandıklarında atlayan, zıplayan, suyun dışına fırlayan hareketli balıkların bu hareketlerini esnekliği ile bertaraf edebilecek olmasıdır. Floro-karbon misinalar bildiğiniz üzere çok sert olduklarından böyle ani kuvvet artışlarında kırılma riskleri vardır bu da belkide hayatımızın balığını kaçırmamız anlamına gelmektedir.
Rapala Klipsleri:
Spin takımımız artık tamamlandı sayılır. Geriye son nokta olarak bir klips almak kaldı. Artık tek veya birkaç tane sahteyle avlananlarımız çok azınlıkta kaldığından çok avcı ve aksiyonları mükemmele yakın sağlayan bir yöntem olan “rapala düğümü”nü kullanmak gerçekten çok zorlayıcı olmaktadır. Çünkü değişen alışkanlıklarımız sonucunda her birimiz imkanlarımız elverdiği ölçüde belli bir sahte koleksiyonuna sahibizdir herhalde. Bu nedenle avlandığımız esnada sahtelerimizi değiştirmek istediğimizde bize büyük kolaylık sağlayacak rapala klipslerine artık muhtacız.
Burada kişisel tercihler değişmektedir. Kimimiz rapala klipslerini, kimimiz normal rulmanlı veya fırdöndülü klipsleri, kimimiz sadece fırdöndüleri, kimimiz ise klipsli fırdöndülerin fırdöndülerini çıkartıp sadece klipsini kullanmaktalar. Benim kendi tercihim ise bu iş için üretilmiş olan rapala klipsleridir. Okumanın çok kaliteli ve çeker değeri yüksek ürünlerinden memnun kaldığım için başka bir markayı denemeye gerek duymadım.
Sahte Balıklar: Sahte balık ile avlanma disiplininde bilindiği gibi çeşitli sahteler ile avlanmaktayız. Bunların çeşitli özellikleri ve renkleri piyasada mevut olmakla birlikte seçim yapmaktan çok genel olarak birbirimize önerdiğimiz üç beş marka ve model arasında kaldığımızı düşünüyorum. Enazından yeniliklere açık ve denemekten çekinmeyen bu işe yeni katılmış arkadaşlarımıza bir faydası olur maksadıyla sahtelere ve özelliklerine birazcık değinmek istiyorum. Öncelikle sahteleri kullanma amacımız balığı kandırmak olduğuna göre yüzüş şekli ve renkleri avlaktaki balıklarla benzer olmalıdır. Bazende balıklar kızgın dönemlerinde olurlar bu sebeple dikkat cekici renkte sahteler ile balığın sahteye saldırması sağlanmaktadır. Yani balık sahteye ya bölgesini korumak ya da beslenme amaçlı saldıracaktır. Avlanma esnasında sabır en önemli faktördür.
Sahte bir yemle balığı kandırmak canlı bir yemle avlanmaktan çok daha zor ve uğraşı isteyen bir yöntemdir. Uzun ve yorucu saatlerin ardından alınacak güzel bir balık tüm yorgunluğu unuttursa da o zamana dek bekleyebilmek gerçekten zordur. Bu sebeple sahtemizin yüzüşünü devamlı gözlemlemeli, sanki gerçekten yaşıyormuşçasına ona hareket kazandırmaya uğraşmalı adeta bir çocuğun oyuncağıyla oynadığı gibi onunla oynamalıyız ve bundan zevk alabilmeliyiz yoksa uzun saatler boyunca avlanmak hele bir de balık vurmamış veya takip almamışsak gerçekten bezdirici olacak, belki de henüz yeni başladığımız bu uğraşı bırakacak veya sıkılıp yeterli özeni gösteremeyeceğizdir. Bu sebeple sabır bu av disiplininde en önemli faktördür.
Su Üstü Ve Popper Sahteler:
Su üstü dediğimiz sahteler WTD(Walk The Dog) aksiyonu ile bilinen sahtelerdir. Atıştan sonra su üstünde batmadan dururlar çektiğimizde ise su üstünden gelirler. Bunların gagası yoktur. Çok şiddetli çekişlerde bir miktar suyun altına inerler ancak en verimli kullanımları WTD ile olur. WTD’yi ise kamışın ucunu hafif sağa ve sola oynatarak ve bir yandanda makinamızla çekerek rahatlıkla verebiliriz.
WTD’yi yapmamızdaki amaç ise doğal ortamı taklittir. Su üstünde zig zaglar çizen bir balık genel olarak gözlemlerime göre sabah çok erken saatte avcı balıkların yem balığı sürüsüne saldırdıklarında arada yaralanan ve tek başına kaçmaya çalışan balıktır. Yani cazip bir avdır tek başına ve yaralıdır. Bu sebeple yavaşça çekmeli arada da dinleniyormuş izlenimi vererek durdurmalıyız. Bu sahtelerin en çok sabah erken saatte iş yapmasının sebebi de yine aynıdır. Combalak diye tabir ettiğimiz su üstünde oluşan şapırtılar yani avcı balıkların yem balığı sürüsüne saldırma eylemi genelde bu saatlerde olur.
Popper diye tabir edilen sahteler ise ağız tarafları düz ve gagasızdırlar. Ağız tarafları düz olduğu için suyu şapırdatarak gelirler. Bu olayın gerçek hayattaki şekli ise avcı balık saldırdığında yem balıklarının can havli ile suyun dışına atlamalarıdır. Yani bunu taklit etmek için tek ve sert çekişlerle sahtemizi havaya çıkartmalı suyu şapırdatmalıyız. Kamışımızı aşağı ve yukarı sert hareketlerle kullanmalıyız. Combalakların ortasına yapacağımız atışlarda başarı oranımız artacaktır. Ayrıca hareket yok ise de şapırdatma sesine meraktan gelebilecek avcı balıklar olabileceğini de unutmamalıyız. Bu sahtelerde en çok sabah erken saatlerde iş yapan sahtelerdir .
Gagalı Sahteler: Batarlı diye tabir ettiğimiz sahtelerdir. Genel olarak 3 tiptir. Az Batarlı, Orta Batarlı ve Derin Batarlı olmak üzere. Gaga boyları dalma derinliklerine göre uzamaktadır.
Sığ Batarlı Sahteler: Genel olarak 0-30cm arası batarlıdırlar. Bu tip sahtelerin en çok işimize yarayan tarafları sabah erken saatlerde avlanmıyorsak su üstü sahteleri iş yapmayacağından bu sahtelere yönelebiliriz. Dipteki ilişkenlerden etkilenme oranları çok düşüktür. Doğal hayatta suyun az altından hızlıca yüzen balıklar görmüşüzdür. Bunlar ya tek olarak hızlıca kaçmakta ya da 2’li 3’lü gruplar halinde gezmektedirler. Genelde bu balıklar yavru balıklar olduklarından avcılar için değerli balıklardır. Bu balıklara saldırmaktan asla çekinmezler. Saldırı tarzları sığ suda dipte yatıp birden atak yapma şeklindedir. Bu tarz yüzen balıklar bazen yaralı balıklarda olabildiklerinden sahtemize vereceğimiz aksiyon ya hızlı ve ani kaçışlar ve duraksamalar olarak, düzenli ve hızlı çekişler ile olabilmektedir. Yavaş ve ritmik çekişler genel olarak iş yapmasa da istisnalar kaideyi bozmaz. Bu tip sahtelerin gagaları cok ufaktır. Az batarlı olmalarını bu ufak gaga sağlamaktadır.
Orta Batarlı Sahteler: Bu tip sahteler genel olarak 30-60-100-200cm kadar dalarlar. Hedefleri orta suda avlanan pelajik avcılardır. Kofana, iskarmoz, akya, ceylan gibi balıkları sayabiliriz. Orta suda genelde sağlıklı yem balıkları bulunduğundan aksiyonlarımız genelde devamlı ve hızlı sayılabilecek çekişler olmaktadır. Orta su avcıları hızlı hayvanlardır ve hızlı yemlere saldırmaya bayılırlar. Ayrıca hızlı çekmezsek floating grubu sahtelerin suyun yüzüne çıkma eğilimleri olduğundan istediğimiz derinliğe inemeyebiliriz. Fakat suspending yani askıda kalan modellerde yaralı hayvan taklidi yaptırtmak daha kolaydır. Bu sebeple yaralı hayvan aksiyonu vereceksek suspending modellerinden, hızlı ve sağlıklı aksiyon için ise floating grubundan seçimimizi yapabiliriz. Lüfer ailesi kofanaya kadar olan boylarda genelde hızlı yem severler. Kofanada ise hızlı kaçış ani duraksamalarda iş yapmaktadır. Lüfer ailesi çok çabuk saldırganlaşan cinsten olduğundan işimiz nispeten kolaydır. Mesela ıskarmoz ise hızlı çekişleri çok sever çünkü kendisi de son derece hızlı yüzen bir balıktır. Mermi gibi avına atlayıp yakalamaktadır genellikle. Bu sebeple ıskarmozda da hızlı çekişler ilk tercihimiz olmalıdır. Bu tip sahtelerin gagaları biraz daha uzundur.
Derin Batarlı Sahteler: Bu tip sahteler genellikle dipteki avcıları hedeflerler. Tatlısuda özellikle barajlar gibi ani derinleşen yerlerde, denizde ise falez gibi kayalık ve ani derinleşen yerlerde iş yaparlar. Denizde özellikle lagos ve sinarit gibi dip avcılarına suspending (askıda kalan) veya sinking (dibe batan) özellikli olanları ile başarılı denemeler yapabiliriz. Floating’leri ise hızlı çekmemiz gerekir çünkü dibi bulmamız ve o derinlikte kalmamız nispeten zordur. Ayrıca sahtenin beden misinasının ucuna ağırlıkta ekleyebiliriz. Bunu özellikle İstanbul Boğazı’nda başarıyla uygulayan arkadaşlarımız var. Aynı yöntemle pekala sinarit de alınabilir yeter ki balık olan mera tespit edilsin. Bu tip sahteler 2 ila 3-4 metrelere kadar hatta 7 metreye kadar dalabilen sahtelerdir. Yalnız çok fazla derine dalan modellerden ziyade az dalanlara ağırlık uygulamalıyız çünkü dibe taktırabiliriz. Bu sebeple kurşun eklenmiş takımla dipte çalışacaksak 1 metre dalarlı sahtelerden daha fazlasını denemek risktir.
Sahte Renkleri:
Sahte renkleri kataloglarda görüldüğü üzere çok çeşitlidir. Peki biz bunların hangilerini seçmeliyiz? Şuna emin olun ki hiçbir sahte laf olsun diye üretilmez. Mutlaka işe yaradığı koşullar oluştuğunda iş yapacaktır. Bazı renkler tatlısuda bazıları ise tuzlusuda iş yapar. Herkesçe bilinen ve denenmiş renkler malumdur. Genellikle bizler en doğal renkleri severek tercih etsekte doğal renkler her zaman iş yapmazlar. Mesela su çamurluysa olabilecek en parlak renkler hatta kaşıklar iş yapmaktadır. Çünkü balık ancak bu tarz sahteleri o bulanık suda seçebilmektedir. Balığın sahtemizi görerek saldıracağını unutmamalıyız. Canlı veya ölü yemlerde koku faktörüde önemlidir ve başarıyı artırır. Ancak sahte ile avlanmada koku olayı bazı istisna sahteler hariç yoktur. Bu sebeple balığa sahtemizi görme şansını vermek ana hedefimiz olmalıdır. Renk konusunda mesela sardalya modelini ele alalım. Mart Nisan gibi Ege’de bir sardalya bolluğu olduğunu varsayarsak muhetemelen avlayacağımız hayvan da bol bol sardalya bulduğuna göre bu tip bir sahteye rağbet edecektir. Bazı durumlarda ise mesela avcı merada gümüş yiyorsa sahtemizi buna göre seçmeliyiz. Ancak illaki gümüşe benzer sahte iş yapacak demek yanlış olur. O sırada merada bulunan seyrekde olsa avcı balığımızın daha çok sevdiği daha lezzetli bulduğu bir yemlik balık sahteside pekala iş yapacaktır. Bu sebeple öncelikle meramızı iyi tanımalı hangi yemlik balıklar ve de hangi avcılar bulunduğunu veya bulunabileceğini iyi kavramamız elzemdir. Sahte ile avcılığı diğer disiplinlerden daha komplike yani karmaşık yapanda bu faktörlerdir. Gündüz veya gece, hava koşulları, suyun bulanıklık derecesi ve sıcaklığı ve mevsimler. Bunların hepsi ayrı birer faktördür ve seçeceğimiz sahteyi etkileyecek unsurlardır. Bu yüzden avlamak istediğimiz hayvanı iyice araştırmalı huyunu suyunu iyi bellemeliyiz.
Mesela alabalık olmayan bir gölde alabalık yavrusu şeklinde bir sahteyle turna avlamak ne kadar mantıklıdır? Turna yapısı itibariyle saldırgan ve obur bir hayvan olsada bu rengi seçmek işimizi gölde bulunan bir yemlik balığa benzer sahte ile avlanmaya oranla güçleştirecektir.
Bazı sahteler ise sarı kırmızı ve değişik alacalı bulacalı renktedirler. Bunlar ise genellikle balığı tahrik etmek saldırmaya teşvik etmek içindirler. Bunlardanda her ihtimale karşın yanımızda birkaç adet bulunması her zaman iyidir.
Sahte Ağırlıkları
Sahtelerimizin ağırlıkları kullanacağımız kamıştan seçeceğimiz misinaya pek çok detayı etkiler. Atış erimimizi sahtenin sadece ağırlığı değil aynı zamanda aerodinamik yapısıda etkileyecektir. Bu sebeple belli başlı markaların sahteleri günümüzde tasarım ve teknoloji olarak üstünde oldukça çalışılmış denemeler yapılmış modellerdir. Mesela Daiwa’nın patentli ağırlık sistemi, Yozuri ve Rapala’nın manyetik sistemleri gibi. Bunların hepsi birer mühendislik çalışmasıdır. Fazla abanarak değil doğru atış stiliyle çok daha uzaklara erişebilmemize imkan tanırlar.
Sahtelerimizin ağırlıkları aynı zamanda batan modellerde de önem arzeder. Sahte ne kadar ağırsa o kadar hızlı dibi bulacaktır. Floating yani yüzen modellerde bunun önemi yoktur ancak Sinking yani batan modellerde bu detay oldukça önemlidir. Mesela çok derin bir avlakta sinking kullanıyorsak bir an önce dibi bulmasını sağlamak için nispeten ağır sahtelere yöneleceğizdir. Ancak daha sığ bir avlakta dibi çabuk bulup takılmaması içinde ağırlığı nispeten hafif bir sahteye yöneliriz.
Sahte Boyları
Sahtemizin boyu aşırı agresif türler haricinde avlayacağımız balık için önemlidir. Öncelikle hedef balığımızı ürkütmeyecek boyda olmalıdır. Büyük sahte her zaman büyük balık demek olmasada nispeten büyük sahteleri daha büyük balıklar için kullanmaktayız.
Mevsim itibariylede sahtemizin boyu önem arzeder. Sizlere bizzat tecrübe ettiğim bir olayı anlatmak isterim: Bir yaz sabahı ıskarmoz hedefiyle avlanırken ve bu balığın Daiwa Saltiga’ya olan düşkünlüğünü bildiğimden bu sahte ile deneme yapıyordum. Ancak Mart ayından Mayıs’a kadar gayet güzel bu sahteye saldıran bu balık nedense hiç ortalarda görünmüyordu. Suyu seyrederken birden bir ıskarmoz gördüm. Gözümün içine baka baka kenarda taşların arasında yumurtadan yeni çıkmış ispari yavrularına saldırdı ve adeta çekirdek çitler gibi tek tek hepsini toplamaya başladı. Benim sahtem bu balığın o anki hedefine göre gayet büyük kalmıştı. Dibinden o kadar atış ve aksiyonuma tepki bile vermedi. O gün elim boş ama yeni bir şey öğrenerek meradan ayrıldım. Sanırım yaz aylarında avcı balıklarımızın avının nispeten neden daha zor olduğunu bu olay açıklamaktadır. Yavru ve bol bulunan yemlik balıklar gayet kolay av olmaktadırlar ve hedefimiz olan balıklarda bu kadar bol ve kolay bir av varken yerlerinden kıpırdamadan şişmanlamayı avlanmaya tercih etmektedirler. Ancak istisna olarak gerçekten yaralı ve çok lezzetli buldukları iri boyda bir sardalyaya veya kolyosa muhtemelen hayır demeyecektirler. Bizimde avlanma tarzımız gayet yavaş ve gerçekten yaralı bir balıkmış izlenimi vermek olmalıdır sahtemize.
Sahtemizin mevsim olarak boyunun ayarlanması bu sebeple önemlidir. Kışın gayet iri boyda olan ve genelde kolay av olmayan yemlik balıklar işimizi kolaylaştırmaktadırlar. Yazın ise bol bulunan yemlik balıklar adeta avımızı köreltmektedir. Bu sebeple sahte boylarımızı buna göre seçmeliyiz. İş yaptığına inandığımız modelden birkaç boyda edinmek her zaman işe yarayacaktır. Ne kadar hazırlıklı olunursa o kadar iyidir yani.
Sözün özü bu bahsettiğim durumlar hem tatlısu hem tuzlusu için geçerli olup bilgiler daha fazla çeşitlendirilebilir. Sahte balıklar dışında başlı başına bir jighead ve çeşitli uygulamalar ile silikonlar, kıyı jigleri, kaşıklar vs. bir sürü daha çeşit vardır. Her biri ayrı ayrı ele alınması gereken konulardır.
Kaynak: www.turkbalikavi.com